Kürd sanat ve mimarisi

|



Mehrdad R. Izady Harvard Üniversitesinde Yakın Doğu Dilleri ve

Uygarlıkları Fakültesinde Öğretim görevlisidir.

Tarih, Siyasal Bilimler ve Coğrafya alanlarında lisans yapan Izady,

Uluslararası Olaylar, Coğrafya ve

Ortadoğu Çalışmaları alanlarında mastır yapmıştır.

Doktorasını Colombia Üniversitesinde,

Ortadoğu Çalışmaları üzerine vermiştir. Bugüne kadar sayısız konferanslar veren Izady,

ABD Kongresi'nin Kürtlerle ilgili alt komitelerinde iki kez bilirkişi olarak dinlenmiştir.

Kurdish Times ile The Middle East Journal'da pek çok makalesi çıkmıştır.

Ayrıca Encyclopedia of Asian History 'ye de katkıda bulunmuş,

Kürtlerin dağılımını gösteren haritalar yayımlamıştır.





Bu yazı, Prof.Dr.Izady’nin önemli çalışmalarından olan “Kürtler: Bir el Kitabı” adlı kitabından alınmıştır.



Şehircilik ve yerleşim ,ziraatın ve hayvancılığın keşfine ve gelişmesine kadar bekledi. Ziraatın bulunması ve hayvanların evcilleştirilmesiyle zorunlu olarak kalıcı yerleşim mekanları ve evler, ekili arazilerin olduğu verimli topraklarda inşa edildi. Bilinen en erken döneme ait ipuçları, insanların el yapımı inşa ettikleri mekanlar, ziraatın bulunmasıyla yerleşilmiş olan alanlardır. Alınan en eski mimari bilgiler PROTO-NEOLITIC (I.O 9300-8500) dönemine ait QERMEZ DERA ve KARIM SHAR merkez Kürdistan’da ve eski Kürt şehri olan JERICO da bulunuyor. Bu binalar, yarısı yere gömülü olan ve yuvarlanmış çamurdan yapılan kulübeler şeklinde inşa edilmiştir. Kalıplar içerisinde çamurdan yapılan tuğlalar Kurdistan’da bulunuyordu ancak Jericoda keşfedilmemişti.



HALAF Döneminde (I.O 6000-5400) ev inşaatları, bir kere daha eskiye dönük THOLOI denilen daire şeklindeki planlardı. Çok odalı ev planı olan 2000 yıl önceki dikdörtgen planlar kullanılmamıştı. Bu evler daha küçük, 4,5 m –7,5 m çapında daire, küçük tek aileye hizmet veren evlerdi. Yanlarına ilave olarak evcil hayvanlar için dikdörtgen planlı inşa edilmiş mekanlar vardı. Evlerin yapı malzemeleri birbirinden farklıydı, yağışlar, iklim, toprağın yapısı yani zemine göre malzemeler farklılık gösteriyordu.. Çamur tuğla yontulmuş taş ve kereste çeşitli şekillerde kullanılmıştı. Çamur evler kubbe şeklinde, tavan, çamur ile inşa edilirken, diğer değişik tarzda tavanlarında yapıldığına dair izlere rastlamakta mümkün olmuştur.Yarım Tepesinde olduğu gibi, düz tavanlar için ahşap kiriş ve mertekler kullanılmıştır. Modern Kürt köy mimarisinde çamur tuğla ve kubbe tavanlar kurak bölgelerde inşa edilirken, moloz taştan yapılmış duvarlı ve ahşap kirişli çatılı evler, nemli ve deniz seviyesinden yüksek olan bölgelerde daha çok tercih edilmiştir. Bu iki metodun karışımları günümüze kadar gelmiş ve HALAF döneminde de çok görülmüştür.



Dışardan gelen MEDES ve Hint-Avrupa dillerini konuşan insanlar Kürtlerin tarihini, atalarını, sanat ve kültürünü anlamakta zorlanmadılar. Şehircilik elementleri ve mimarisinin tanımlanması için belgeler kolaylıkla elde edilebilmişti. Asur-Assyrian kuvvetleri tarafından kuşatılan Kürt Şehirleri sadelikten çıkarak, tepeler üzerinde genellikle yedi karışık dizayn edilmiş duvarlarla bölgelere ayrılan şehirler olarak değişmiştir. Sarayların ve tapınakların olduğu bölgelere inşa edilmiştir. Benzer şehircilik anlayışı, Heredod-Heredotus’tan alınan bilgilere göre meşhur bahçe saraylarının (MEDES OF HAMADA) etrafında görülen zengin renk armonisiyle baştan başa boyanmış duvarlarla (altın, gümüş, mavi, beyaz, mor, kırmızı ve siyah) geliştirilmiştir. Duvarların aralarına halk evleri, bahçeler, çiçeklikler ve tahminlere göre çiftlik hayvanları için barınaklar inşa edilmiştir. Bu dizaynlar eski İranlılardan en çok ta ‘ortada olan’ anlamında “duvarlarla çevrili alanlar”, modern anlamda “cennet”tum, Avrupa dillerinde, firdevs (cennet) olarak da Kur’an da geçiyor. Modern Farslılarda “Jaliz” sebze bahçesi, Kürtçe’de “parez” yine ‘sebze bahçesi’ anlamında ve Goran-i Kürtler’de de “pardez” ‘çiçek bahçeleri’ anlamını almıştır. Orta başkentin kalıntıları, dış duvarları daha çok kırmızı ve siyah gibi renklerden oluşmuş ve 1967’ye kadar orijinal “paradise” “cennet” anlamıyla ayakta kalabilmiştir.



Renk kültürü, Kürt sanatında çokça kullanılırken, değişik dönemlerde ve şehircilikte her zaman harika bir zenginlik göstermiştir. Uzun yıllar sonra Mezopotamyalılar özellikle de Elamlar-Elamite, Asurlar-Assyrian ve Yeni Babiller-Neo Babylonian- minyatür dizaynla tüm Kürt kentlerini ve dağlarını süslemişler. Bunlar daha çok suni minyatür dağlar üzerine, karışık dizayn edilmiş, yerleşim yerlerinin en tepesindeki tapınaklarla kendisini göstermiştir. Modern Kürt köylerinden Xorsabad-Khorsabad, Kuzey Mısır’da duvarlar çok çeşitli renklerde boyalı ve Asur figür ve motifleriyle özellikle Dur Şurk-Dur Shurk’un figürleriyle süslenmiş Kürt renklerinin en iyi ve zengin uyumuydu.





Kürdistan

Nemrut Dağı (Kuzey Adıyaman) Kürt krallığının en önemli merkezi, başkenti, idi. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti.



Kuzey Kurdistan’da, Ortaçağ şehirlerinden Doğubeyazıt, Melek hükümdar-Lord of Angel- anlamında modern şehir, kayalık Ağrı Dağı’nın karşısında, çok büyük, gösterişli Saray Kompleksi, küçük özel camisiyle Kürt Prens Ishak Paşa’nın 1784 de inşa ettiği şehir, günümüze kadar ayakta kalmıştır. Kompleks çok katlı, sağlam duvarcılık örneği kubbeler, minareler, birçok anıtsal kapı, değişik seviyede iç bahçeler(avlular) ve ahırlardan oluşuyordu. Sarayın artistik stili, Kafkaslardan, Farslılardan, Suriyelilerden ve Anadolu Mimarisinden oluşan elementlerle engin bir armoni oluşturuyordu. Ön Ariler-Pre Arian- Kürt yöneticilerinin sarayları yada Orta Asyalıların sarayları gibi yüksek ,kayalıklı tepeler üzerine kurulmuştu. Dış dekorlarda yabancıların etkisi altında kalınmış olsa da Kompleksin planları ve genel dizaynları klasik Güney Kürdistan’daki tepe üstü saray komplekslerine uygun görünüyordu. Doğu Beyazıt’ta üstyapı kalıntıları pek kalmamış ancak zemin planı, duvarlar ve sözde Sasani yapısı olan bu kalıntılar Ishak Paşa’nın Osmanlı kompleksleriyle Kuzey Kürdistan’da 2000 yıl sonra hala ayakta kalmayı başarmıştır.



Ishak Paşa’nın bu kompleksleri, içinde bulunduğu yüzyılın ilk on yılına kadar korunmuş ancak Xoybun-Khoyboun ayaklanması sırasında, saray yağmalanmış ve bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti güçler tarafından kuşatılmıştır. Her şeye rağmen bazı kalıntılar günümüze kadar ayakta kalmıştır.



Süleymaniye’nin yıkımından sonra Hamid Bey’in tüm önemli sarayları son prens olan BABAN’ın Irak devrimi döneminde 1958’de Leydi Lila’nin Halepçe’deki sarayını elde etmesiyle en son geleneksel zengin Merkezi Kürt Mimarlığının son kalıntıları da harap olmuştur. Ayrıca 1988 deki savaşlarla tarihi Halepçe şehrinde birçok eser yok edildi. Gösterişli malikanelerden olan ARDALANS ve SANANDAJ saraylarının görüntüleri değişmesine rağmen bazı kalıntılar günümüze kadar ayakta kalmıştır. Bu binalar 1867 de ARDALANS’ın ortadan kaldırılmasıyla hükümet binaları olarak kullanılmıştır. İç dizaynları bürokratik fonksiyonlar için yeniden düzenlenmiş ve onarılmıştır. Bu büyük malikanelerden bir tanesi de özenle inceden inceye restore (onarım) edilmiş ve su an SANANDAJ Müzesi olarak hizmet vermektedir.



Bütünüyle bu prenslerin zengin dönemlerinden kalan kalıntıların ana inşaat malzemesi taştı. Güney ve Doğu Kürdistan’da Farslıların etkisindeyken tuğlalar çok kullanılmış, taşlar genellikle tuğla şeklinde kesilmiş ve sabitleştirmede kullanılmıştır. Kuzey ve Bati Kürdistan’da, büyük yapılarda daha çok taş duvar blokları kullanılmış, aralarına herhangi bir aplikasyon uygulanmamıştır. Moloz taşlar özel (şahsa ait) küçük evlerde ve köy kulübelerinde kullanılmıştır. Görkemli, siyah büyük bazalt taşların Diyarbakır şehrinin duvarlarını süslediğini Yunan-Romalı yazarlar dile getirmişlerdir. Kürt Mimarisin ve şehir planlaması çalışmaları için ayakta duran ip uçları araştırmalar için hala büyük mesafelerin katedilebileceğine işaret ediyor.



Kaynak

Prof. M.R. Izady, ”The Kurds:A Concise Handbook”, 1992

Yararlanılan makale ve bibliyografiler:

-E.J. Keall, ”Qal’eh-i Yazdigird.A Sasanian Palace Stronghold in Persian Kurdistan,”

Iran V (1967);

-E.J. Keall, “Qal’eh-i Yazdigird : The Question of its Date,“Iran XV (1977);

R.H. Dyson, “Architecture of the Iron I Period at Hasanlu in Western Iran and its Implications for theories of Migration on the Iranian Plateau,” in Le plateau iranien et i’asi centrale des origines a la conquete islamique (Paris Colloques intermationaux du centre national de la recherche scientifique,No.567,1976);

-T. Cuyler Young, “Thoughts on the Architecture of Hasanlu IV,”Iranica AntiquaVI(1966); C.L. Goff,“Excavations at Baba Jan, the Architecture of the East Mound“ Iran XV(1977); Glenn M.Fleming,“The Ecology and Economy of Kurdish Villages,“Kurdish Times N1-2 (1991)



Alıntıdır....